“KıRMıZı PAZARTESI”YI AİHM BOZDU: CAN ATALAY SORUSUYLA

AİHM’in Can Atalay soruları yaptırım sürecinin yeni bir aşamaya geçip geçmeyeceğini belirleyebilir. Ya da ek süre tanıyabilir. Tanımazsa, bunun Batı ile ilişkilerde olağanüstü siyasi sonuçları olabilir. Cinayetiyle, hukukuyla, siyasetiyle, pek çok yönüyle herkesin her şeyi bildiği bir “Kırmızı Pazartesi” bugün

Can Atalay

Adalet nerede olabilir bu ülkede?..

Nereden gelebilir adalet bu ülkeye?..

İki yaşındaki Sıla bebeklerin cinsel tecavüze uğradığı, 8 yaşındaki Narinlerin katledildiği, bir ayda 31 kadının cinayete kurban gittiği, sokaklarında her gün şiddetin kol gezdiği, liseye girişte doğru soru hazırlamaktan aciz bir Bakanlığın binlerce öğrencinin geleceği ile oynadığı, Anayasa’nın hiçe sayıldığı bir ülkede...

Adalet nerede olabilir?..

O adalet nereden bekleniyor olabilir?..

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) merkezi Strazburg’dan mı, ülkenin yönetildiği Ankara’dan mı yoksa aklı ve demokrasiyi çoktan terk etmiş bir iktidarın değişmesinden mi?..

Bugün günlerden pazartesi, 16 Eylül 2024. Bugün Türkiye için önemli bir gün.

Türkiye’nin bir kez daha adalet sınavına girdiği bir gün.

Romanı ve tiyatro uyarlaması var ya, Nobel ödüllü Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in gerçek bir öyküden aktardığı “Kırmızı Pazartesi” yapıtı, işlenecek bir cinayetin herkesin bildiği ve fakat hiç kimsenin ağzını açmadığı gerçek olayın bir kez daha hatırlanması gereken bir gün bugün.

Çünkü, bugün pazartesi.

Çünkü, bugün ülkemizdeyiz.

Çünkü, bugün Narin’le ilgili soruların devamı var.

Ve bugün AİHM’in Ankara’ya Can Atalay’la ilgili soruları var.

Seçildi, tahliye edilmedi

AİHM’in Ankara’ya gönderdiği sorularla ilgili belgenin başında “16 Eylül 2024 tarihinde açıklanmıştır” yazıyor, yani bugün.

Gezi davasından tutuklu Can Atalay milletvekili seçildiği halde, tahliye edilmiyor. Anayasa Mahkemesi’nin iki kez “tahliye edilmelidir” kararına rağmen edilmiyor, üstelik milletvekilliği Yargıtay’ın gönderdiği yazı üzerine TBMM tarafından düşürülüyor.

Can Atalay AİHM’e başvuruyor.

“Başka amaç mı var?”

AİHM o başvuru üzerine, Ankara’ya gönderdiği yazıda önce Atalay olayını hatırlatıyor, sonra sorulara geçiyor.

Bugünleri anlatması açısından, Türk Hukuk Tarihinde yer alması gereken, aynı zamanda Can Atalay’la ilgili Ankara’nın kendisini nasıl savunacağını gösterecek sorular.

Özet olarak aktarıyorum:

“-Anayasa Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen, kararların askıya alınması, başvurucunun (Can Atalay) özgürlüğünden mahrum bırakılmaya devam edilmesi, hukuka ve usule uygun mudur?..

-Anayasa Mahkemesi’nin tutukluluğun yasal olmadığını tespitine rağmen, Yargıtay’ın tahliyeyi reddetmesiyle Atalay haklarından mahrum bırakılmış ve İnsan Hakları Sözleşmesi ihlal edilmiş midir?..

-Haklarının ihlal edildiğini tespit eden Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasına ilişkin yargılamalara da uygulanabilir mi?..

-Seçildikten sonra tutukluluğunun devam etmesi ve nihayetinde milletvekili statüsünü kaybetmesi göz önüne alındığında, serbest seçimle seçildikten sonra milletvekili olma hakkı ihlal edilmiş midir?..

-Atalay’ın hak ve özgürlüklerine getirilen kısıtlamalar başka bir amaç mı taşımaktadır?..”

Meselenin özü

Hem uluslararası hukuk diliyle hem diplomatik üslupla kaleme alınan soruların özü şu:

“-Anayasa Mahkemesi kararına rağmen, milletvekili seçilen Can Atalay neden tahliye edilmiyor?..

-Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmıyor, uygulanmayan başka kararları var mı?..

-Atalay’ın hala hapis yatmasında ne gibi bir amaç var?..”

Sorulara bir bütün olarak bakıldığında, AİHM açıkça “siz hukuku hiçe sayıyorsunuz, bunu da hukukun dışında bir amaçla yapıyorsunuz” demeye getiriyor.

Yanıtlarını kendisinin ve herkesin bildiği soruları AİHM Ankara’ya bir kez daha hukuk diliyle soruyor:

“Kırmızı pazartesi!..”

En sert tavır

Atalay’ın avukatı Fikret İlkiz’e göre, bunlar bugüne kadar AİHM’den gelen en sert sorular.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Gezi tutuklularıyla ilgili mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi karşısında Türkiye’ye “yaptırım süreci” başlatmış bulunuyor.

Yaklaşık iki yıldır Gezi üzerinden bir çözüm, Türkiye’nin “yeniden hukuk devletine dönmesi” için süre tanıyor. O süreyi birkaç kez uzatıyor. Çünkü, Türkiye’yi dışlamak istemiyor. 

AİHM’in Can Atalay soruları yaptırım sürecinin yeni bir aşamaya geçip geçmeyeceğini belirleyebilir. Ya da ek süre tanıyabilir.

Tanımazsa, bunun Batı ile ilişkilerde olağanüstü siyasi sonuçları olabilir. 

Cinayetiyle, hukukuyla, siyasetiyle, pek çok yönüyle herkesin her şeyi bildiği bir “Kırmızı Pazartesi” bugün.

Bugün 16 Eylül 2024 Pazartesi, ilerde not düşülecek bir tarih.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

]]>

2024-09-15T20:08:30Z dg43tfdfdgfd