HANGI BIRINI YAZAYıM?

Gelin bir özeleştiri yapalım. Önce iğneyi süreci iyi yönetemeyenlere batıralım. Sonra çuvaldızı hak edenlere, istismarcılara, algı operasyonları yürütenlere saplarız.

Çünkü...

Bütün yükü Erdoğan'ın üzerine yüklemekle ya da 'Acaba ne diyecek?' diye Bahçeli'nin ağzına bakmakla olmaz. Üzerinde ölü toprağı bulunanların silkinmesi, harekete geçmesi, gerekirse risk alması gerekir. 'Aman ben zedelenmeyeyim' deyip, kendisini koruma kalkanı arkasına saklayarak, yağmurda yaş, kavgada taş görmeden siyaset yapılmaz.

Devam edip soralım...

Algı oyunları ile mücadele etmek, kendini ortaya atmak, doğruları anlatmaya çalışmak sadece üç-beş gazetecinin işi midir?

Değildir, öyle olmamalı elbette. Madem hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız, topyekûn bir mücadeleye girmek gerekir.

***

Geçmişte yaşananları bir kenara bırakalım. Şimdi güncel olan iki olaydan bahsedeceğim. Biri Sinan Ateş Davası, diğeri de Manisa Kula'da CHP'li Belediye Başkanı'nın odasında yaşanan rezalet.

Kırk yıllık gazeteciyim. Ben Kula'dakinin benzeri bir rezalet görmedim ve duymadım. Türk Demokrasi Tarihinde de yaşanmış mıdır, bilemiyorum!

Olay tam anlamı ile kan dondurucu...

İddialar ise korkunç!

Elden para isteme (haraç) iddialarını geçiyorum. Kirli ilişki iddialarını bir kenara bırakıyorum. Para kuleleri sırasında yaşadık ve gördük bunları. Ama belediye ile iş yapan iki kişiyi makama davet edip, kameraları kapatarak, öldüresiye dövmek ne demek?

'Öldüresiye' ifadesi hiç abartılı değil. Çünkü o iki kişiden birine 'hayati tehlike raporu' verildi.

Cumhur İttifakı üyelerinin gök kubbeyi aşağı indirmeleri lazım! Bu rezaletin üzerine gidip 'Kula dağ başı mı?' diye sormaları gerekli! Böylesine kirlenen bir siyaset anlayışını yerden yere vurmaları en doğal hakları ve yapmaları gereken de zaten bu!

Hani nerede?

Sanki olay bir vaka-i adiye!

Daha önceki pek çok olayda olduğu gibi bu topa giren yine yok. Kim bilir, belki de hep olduğu gibi Erdoğan'ın grup toplantında kürsüye çıkıp birkaç laf etmesini bekliyorlar.

***

Sinan Ateş olayı ise evlere şenlik...

Daha düne kadar ülkücülere 'katil' diyenler, onları 'çek-senet mafyası' karalaması ile kirletmeye çalışanlar, hatta onlara kurşun sıkanlarla yan yana yürüyenler, bir operasyon peşindeler. Tamamı, olay üzerinden MHP ve Cumhur İttifakı'na saldırıyorlar.

Kendilerince bir kurgu yapmışlar, sanık ifadelerine bile 'Yok öyle olmaz, olamaz, böyle olmalı' diye itiraz edip ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Öyle garip bir tablo ile karşı karşıyayız ki, dün ülkücü katillerini destekleyenler, bugün kendine ülkücü adını verenlerle kol kola.

Ciddi bir operasyon var. Bu operasyon aylardır devam ediyor. Hedef yine Cumhur İttifakı, onu karalamak, etkisiz kılmak, hatta parçalamak!

Peki, bununla ciddi bir mücadele var mı? Cılız çıkan, pek net olmayan, olayın aslını ortaya koymayan birkaç sesin dışında yok.

Şimdi kimse kusura bakmasın, söylemek zorundayım:

Siyaset mücadele alanıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan da mücadele ede ede bu noktaya gelmiştir. Alanda ter dökmeden, yatarak siyaset yapılmaz!

Biraz hareketlenin, atın artık bu ölü toprağını üzerinizden.

2024-07-03T04:08:56Z dg43tfdfdgfd